quite / rather (Bayağı, epey)



quite / rather (Bayağı, epey)


Her üçü de “oldukça, epey, bayağı, gerçekten tamamen ” anlamlarını taşır. Aralarında sadece küçük farklılıklar vardır.

"fairly" olumlu anlama sahiptir, "rather" ise daha çok olumsuz ifadeler için uygundur.
RATHER
► Olumsuz anlamı pekiştirmek için olumsuz sıfatlarla kullanılır.

- I had a rather difficult day. (Oldukça çor bir gün geçirdim.)
► Bazı fiillerle kullanılır.

- My father rather likes raw meat. (Babam bayağı çiğ et sever.)

► Comparative form ile olumsuz anlamı güçlendirmek için kullanılır.

- She is rather taller than her sister (O kızkardeşimden bayağı bir uzun.)
► Tercih göstermek için would ile kullanılır.

- I would rather sleep than stay up. (Kalkmaktansa uyumayı tercih ederim.)
 mostly (daha çok, genellikle) anlamında kullanılır.

- The society should be accused rather than him. (Onun yerine daha çok toplum suçlanmalı.)
► Too dan önce kullanılır.
- The car was rather too expensive. (Araba bayağı çok pahalıydı.)

► Olumlu sıfatlar ile kullanıldığında "beklenmeyen bir şekilde" anlamı katar.

- Though I hadn't studied, my grades are rather good! (Çalışmadığım halde notlarım bayağı bir iyi.)
QUITE
Quıte bir fiili nitelediği zaman “tam, tam olarak” anlamını katar. Sıfat ve zarf ile kullanımında ise “oldukça, epey ” anlamı verir.

► Sıfatlardan önce gelir.
- My French is quite good. (Fransızcam bayağı bir iyi.)

► Zarflardan önce gelir.
- He can speak French quite well now. (Fransızca'yı oldukça iyi konuşur.)
► Nadiren bazı isimlerle de kullanılabilir.
- Mr. Chalmers is quite an authority on playing darts (Bayan Chalmers dart oynama konusunda bayağı bir otoritedir.)
► Completely (tamamen) anlamında bazı fiillerle kullanılır.
- I couldn't quite understand what you want. (Senin ne istediğini tam olarak anlayamadım.)
► superlative form ile kullanılır.
- It's quite the worst match I have ever watched. (Şu ana kadar seyrettiğin en kötü maçtı.)
Quite ile Diğer Örnekler

- I could not quite understand what you said. (Tam olarak ne söylediğinizi anlıyamadım)

-  He looks quit tired. (O oldukça yorgun görünüyor.)

- Your English is quite good. (İngilizcen oldukça iyi.)

- She is quite an expert in archeology. (O arkeolojide epeyi uzmandır.)

- It's quite (considerable) sometime since we had a holiday. (Biz tatil yapalı epey(çok) zaman oldu.)

- He's quite an interesting man. (veya a quite interesting). (O çok ilginç bir adamdır.)

- It's quite (=certainly) the worst film have ever seen. (Gördüğüm en berbat film.)

No comments:

Post a Comment